Apartman kültürü, Türk kentsel dokusunun ve özellikle 20. yüzyılın ikinci yarısındaki şehirleşme sürecinin temel yapı taşlarından biridir. 1970’li yıllarda, yapı müteahhitleri inşa ettikleri apartmanları diğerlerinden ayrıştırmak, mimari değeri ve konum üstünlüğünü vurgulamak için onlara “Palas” ismini verirdi. Bu ifade, sıradan bir yapıdan öte, prestijli, nitelikli ve dönemi için ileri sayılabilecek yapılar anlamına gelirdi. Göztepe gibi park ve deniz manzarasıyla çevrili, kıymetli bir kentsel noktada konumlanan bu binamız için biz de “apartman” demeyi yeterli bulmadık. Çünkü bu yapı, hem mimari dili hem de bulunduğu bağlamla birlikte “Palas” geleneğini günümüze taşıyor.
#3D #ANIMATION #USER #GENERATED #CONTENT #DESIGN #FRONT-END #DEVELOPMENT #BACK-END #DEVELOPMENT #CLOUD #RENDERING
60 m² gibi iddialı bir salon tasarladığınızda, sadece genişlik değil, mekânsal algı açısından da tahmin edilmedik sonuçlarla karşılaşabilirsiniz. Daireye adım attığınız anda salonun hacmi öyle baskın bir etki yaratır ki, içinde küçük bir kale maçı yapılabilir gibi gelir. Bu denli büyük bir yaşam alanında, iç mimari tasarım öğelerini de yeniden değerlendirmek gerekir. Mekânı boş hissettirmeden doldurmak, ancak kalabalık yaratmadan görsel bir yoğunluk hissi kurmakla mümkündür. İşte bu noktada, hacim-malzeme oranı, ölçeklendirme ve alan zonlaması gibi mimari kararlar kritik hale gelir. Mimarlık sadece metrekare değil, mekânın ruhunu oluşturma işidir.